30 Ağustos 2012 Perşembe

Salvador Dali

Tophane-i Amire deki o uzun kuyruğu beklemeye değer miydi diye sorduğumda,her seferinde milyon kez değerdi cevabını buluyorum.Aylar öncesinden billboardlara afişleri asıldı,gazetelerde sayfa sayfa haberleri çıktı.İstanbul da yaşamanın en güzel nimetlerinden biri! Salvador Dali tüm deliliğiyle Tophane ye,İstanbul a,ayağımızın dibine gelmişti.Gitmemek bir Salvador Dali hayranı olarak ayıp olurdu.Öyleki balığımın bile adını Salvador koymuş iken,bu muhteşem efsaneyi ziyarete gitmemek belki de günah derecesindeydi kendi adıma.
Galatasaray lisesinden aşağıya uzanan yolu heyecanla yürüdük.Köşeyi döndüğümüzde gördüğümüz manzara bir anlık şok yaratsa da ne bekliyorduk ki zaten! Dali bu! Elbette o denli bir kuyruk olacaktı.Bizim tek sorunumuz akşam vakitlerinde gitmiş olmaktı.Saat 4 gibi oradaydık ve 1 saat kuyruk bekledik.Nihayet içeriye adım attığımızda nereye koşacağımı şaşırdım.

İşte o kalabılığın uzaktan bir resmi.İnanın 1 saat sıra beklemek daha önce hiç bu kadar zevkli ve heyecan dolu olmamıştı.Sanki girişte bizi Dali o muhteşem bıyıklarıyla karşılayacak gibiydi.Belki de oradaydı Dali,hatta belki değil şüphesiz ruhu oradaydı.
Giriş kapısının hemen yanında dev ekranda hayatını izleme şerefine nail olduk.Zaten ben daha önce cnbc-e de yayınlanan kısa bir filmde izlemiştim fakat o atmosferde izlemek daha egzotik geldi nedense.

O kuyruğu aşıp şu bileti elime aldığım an mutlaka resmini çekmeliyim dedim.Dali nin hayal alemine bir bilet. Resmen 'one way ticket to the moon' misali.
Nefes kesen,bana kendimi büyülü şeylerin içinde hissettiren ve Dali ye daha da yakınlaştıran o muhteşem sergiden işte bir kaç fotoğraf..
 




 
En güzeli de diğer bazı sergilerde olduğu gibi fotoğraf çekme yasağının olmamasıydı.İnsan bir anı istiyor neticede.Koskoca Salvador Dali ayağımıza gelmiş,elbette ki resim çekme işini abartacağız :)
Dilerim seneye de gelir.
Dali güzeldir,kan yapar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder