27 Şubat 2015 Cuma

BEFORE I GO TO SLEEP



   İngiliz yazar  S.J. Watson’un,haftalarca NY TİMES çok satanlar listesinde yer alan,aynı adlı polisiye-gerilim türü romanından uyarlanan film,40’lı yaşlarda gizemli bir sebepten dolayı hafızasını kaybetmiş bir kadının gerçeği arama öyküsünü yansıtmaya çalışıyor.
Christine her sabah yatağında,kendi hayatına yabancı olarak uyanan bir kadındır.Geçmişini ona hatırlatmak için yardım eden kocası Ben ve kocasından gizli haberleştiği doktor Nash’in arasında kalmış ve kendini bulma sürecinde her ikisine de olan güvenini yitirmiş biri.
Rowen Joffe yönetmenliğinde,başrollerini Nicole Kidman ve Colin Firth’ün paylaştığı Before I Go To Sleep,senaryodaki eksiklikler,bir çok şeyin hızlıca geçiştirilmesi ve havada kalan olaylar neticesinde izleyiciyi çok tatmin edemese de,filmin başından sonuna dek gerilimini koruyan bir yapım.

Ben (Colin Firth), her gün Christine’e (Nicole Kidman) kim olduğunu,başına neler geldiğini,neden bu hatırlamama sorununu yaşadığını bıkmadan anlatmakla yükümlü,karısına  sevgiyle bağlı olan özverili eş izlenimini yaratıyor. Banyo duvarına yapıştırdığı fotoğraflarda,karısı ile olan mutlu birliktelikleri ve evlilikleri,izleyenlere Ben karakterinin,eşine bu zorlu süreçte  yardım etmeye çalıştığını gözler önüne serse de,Ben işe gittikten sonra her gün belirli bir saatte Christine’i arayan Dr.Nash’in yönlendirmesi ile ortaya çıkan kamera kayıtlarında,Christine’in bir gece önce kaydettiği : ‘O geliyor.. Kapatmalıyım!’ sözüyle bir anda film boyunca ‘şüpheli eş’ konumuna düşüyor.

Dr.Nash’in tavsiyesi ile her gece uyumadan önce o gün öğrendiklerine dair bilgileri videoya çeken Christine,her sabah bu videoları izleyip önemli parçaları birleştirmeye başlıyor.İzleyenler de Christine ile birlikte bu gerilimli sürece dahil oluyor.
Christine aslında Ben’in ona söylediği gibi kaza geçirmemiş,biri tarafından öldürülmeye çalışılmıştır.Peki Ben bunu neden saklıyordur? Bir oğlu vardır ve en yakın arkadaşı onu bu sürecinde terk etmiştir..
Film,Christine’in bu sorulara dair her gün edindiği cevaplarla birlikte izleyiciyi gerilimli bir şekilde kilit sona ulaştırmayı hedeflese de,özellikle Christine ve Dr.Nash’in sahnelerinde gereksiz gerilim yaratma unsuru ön plana çıkıyor ve yine bu sahnelerde senaryodaki eksiklikler kendini belli ediyor.Christine ve Dr.Nash’in arasındaki ilişkide sonu belirlenmeyen detaylar,film bitiminde, izleyicide ‘peki ne oldu şimdi?’ düşüncesini ister istemez doğuruyor.
Sanki bir şeyler hızlıca anlatılmak istenmiş  ve bu da bol gerilimli sahnelerle yapılmış hissi uyandıran bir film Before I Go To Sleep.
Evet,bir gerilim yaratıldığı apaçık.Filmin başından sonuna dek gerilimli sahneler izleyenleri canlı tutarken,dikkatlerin Ben’in üzerinde yoğunlaşması tedirginliği arttırıyor.Filmin sonlarına doğru yavaş yavaş kendini belli ettiği sahnelerde ise gerilim tavan yapıyor..
Fakat  boşlukta kalan,geçiştirilmiş diyaloglar ve sahneler izleyecinin filmden tatminsiz ayrılmasına sebebiyet veriyor.

Her ikisi de Akademi ödüllü olan Nicole Kidman ve Colin Firth’ün  sergilediği performans takdire şayan.
 S.J. Watson’ın aynı adlı romanından uyarlanan filmde,bazı sahnelerdeki geçiştirmeler dolayısıyla havada kalan
kimi yerler,filmi üstün bir başarıya ne yazık kı taşıyamıyor.Bu da,bazı edebi eserlerin filme uyarlanması sonucu oluşan,etkinliğini yitirme konusunu bir kez daha gözler önüne seriyor.


Oyunculuklar ve gerilimli kurgusu bakımından,özellikle gerilim türü film severler tarafından izlenesi bir film.
Kısa süresi de,izleyicinin filmden çok da sıkılmadan ayrılmasına sebebiyet veriyor.
Ayrıca benzer tür filmlerde rastladığımız Nicole Kidman’ın aksine,gerilim  filmlerinde seyretmeye alışık olmadığımız Colin Firth’ün aslında bu tarz rollerin nasıl da üstesinden gelebildiğini görmek  için bile izlemeye değer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder