Hiperaktivite ebeveynleri zorlayan bir durum.Kimse,çocuğunun bu rahatsızlıkla baş etmesini istemez fakat radyasyon nesli çocuklarının her 10’da 7’si bu duruma maruz kalıyor.
Sinemanın dahi çocuğu Xavier Dolan,Mommy filminde bu konuyu ele alıyor.
Filmin baş karakteri Steve,hiperaktif olduğu kadar kişilik bozukluğu yaşayan bir çocuk.
Filmlerinde genel olarak ‘anne’ ve ‘annelik’ kavramına
değinen genç yönetmen,Tom Çiftlikte,Annemi Öldürdüm filmlerinde olduğu
gibi,2014 Canes Film Festivali’nde altın palmiyeye aday gösterilen ve jüri
ödülü alan son filmi Mommy’de annelik olgusu
üzerine odaklanıyor.
Diane (Die) Despres,kocası 3 yıl önce ölmüş ve ergenlik
çağındaki oğlu ıslahevinde olan genç ve çaresiz bir anne.Film,Despres’in oğlu
Steve’i ıslahevinden çıkardığı ,daha doğrusu çıkarmak zorunda olduğu sahne ile
başlıyor.Despres,oğluyla her ne kadar uğraşmak istemese de,Steve, eve döndüğü
için mutluluktan uçuyor.Hoş,Steve her daim ‘uçuk’ durumda zaten.
Despres,yalnız yaşamaya alışmış kadın tavrı sergiliyor,biraz vurdumduymaz bir anne.Öyle ki,oğlunu ıslahevinden almaya gittiğinde bile ağzından sakız eksik olmuyor.
Film boyunca tanıdığımız iki komşusu var,biri hemen karşı evlerinde oturan bir aile.Sonlara doğru ufak da bir kızları olduğunu öğreniyoruz.Komşuları,film boyunca sadece kapıdan yarısını görebildiğimiz bir adam ve konuşma zorluğu çeken (kekeme),genç ve gizemli bir kadın.Gizemli olmasa Steve’in dikkatini nasıl çekerdi?
Diğer komşusu ise ilerleyen sahnelerde Steve’in annesinin başına açtığı derdi kapatmak için uğraşan ve fakat yine hiperaktif ve ‘sorunlu’ çocuk Steve’in vesilesi ile küfürü basarak o aileden uzaklaşan bir avukat.
Despres,eve dönen oğlu ile kah laf dalaşına giriyor,kah birlik içine giriyor.Bazen anne-oğula göre biraz fazla kaçan (ki o da yine yaramaz ergen Steve’in yüzünden) danslar ediyor,bazen ise evi başlarına geçirecek derece kavga ediyor..Tüm bunlara rağmen değişmeyen tek şey ise Steve’in insanı çıldırtan ,kimi yerde güldüren enerjisi!
En şiddetli ,tabir-i cazise Steve’in delirdiği,duvarları yumrukladığı kavgada gizemli komşu koşup Steve’in yaralarını sarıyor.Ve işte o zaman anlıyoruz ki,Steve ve komşusu arasında itiraf edilmeyecek bir yakınlık başlıyor.
Akşam yemekleri,piknikler,Despres işlerini hallederken komşuya emanet edilen Steve,ders çalışma esnasında aralarında aniden gelişen gerginlik,sonu ‘selfie’ye bağlanan uyum..
Sürekli git-gel’lerin yaşandığı bir film Mommy.
Despres,yalnız yaşamaya alışmış kadın tavrı sergiliyor,biraz vurdumduymaz bir anne.Öyle ki,oğlunu ıslahevinden almaya gittiğinde bile ağzından sakız eksik olmuyor.
Film boyunca tanıdığımız iki komşusu var,biri hemen karşı evlerinde oturan bir aile.Sonlara doğru ufak da bir kızları olduğunu öğreniyoruz.Komşuları,film boyunca sadece kapıdan yarısını görebildiğimiz bir adam ve konuşma zorluğu çeken (kekeme),genç ve gizemli bir kadın.Gizemli olmasa Steve’in dikkatini nasıl çekerdi?
Diğer komşusu ise ilerleyen sahnelerde Steve’in annesinin başına açtığı derdi kapatmak için uğraşan ve fakat yine hiperaktif ve ‘sorunlu’ çocuk Steve’in vesilesi ile küfürü basarak o aileden uzaklaşan bir avukat.
Despres,eve dönen oğlu ile kah laf dalaşına giriyor,kah birlik içine giriyor.Bazen anne-oğula göre biraz fazla kaçan (ki o da yine yaramaz ergen Steve’in yüzünden) danslar ediyor,bazen ise evi başlarına geçirecek derece kavga ediyor..Tüm bunlara rağmen değişmeyen tek şey ise Steve’in insanı çıldırtan ,kimi yerde güldüren enerjisi!
En şiddetli ,tabir-i cazise Steve’in delirdiği,duvarları yumrukladığı kavgada gizemli komşu koşup Steve’in yaralarını sarıyor.Ve işte o zaman anlıyoruz ki,Steve ve komşusu arasında itiraf edilmeyecek bir yakınlık başlıyor.
Akşam yemekleri,piknikler,Despres işlerini hallederken komşuya emanet edilen Steve,ders çalışma esnasında aralarında aniden gelişen gerginlik,sonu ‘selfie’ye bağlanan uyum..
Sürekli git-gel’lerin yaşandığı bir film Mommy.
Filmin 1:1 boyutunda çekilmesi filmi farklı bir havaya
bürüse de,Steve’in kendini en özgür hissetiği sahnelerden birinde yönetmen de
baş karakter gibi yaramazlığını gösterip,Steve’in elleriyle kamerayı normal boyutuna
getiriyor.Yalnızca bir sürelik..
Film 2 saat 18 dakika.Son 18-20 dakikası gereksiz diyaloglardan olşuyor.Başından beri güzel bir tempoda giden film,sonlarına doğru ‘bitse de olurdu burada’ hissi doğuruyor.
Ayrıca,her filminde kendine az-çok rol veren Xavier
Dolan,Mommy’de de yapacağını yapıyor ve neredeyse tüm izleyicilerin en
duygulandığı sahnede kendine yer biçiyor.Fakat o sahne de,mutlu geçen bir
piknik sonrası yağmurla eve dönerken,araba camından süzülen gözyaşımsı yağmur
damlası gibi acıyla son buluyor.
Film genelde güzel giderken,bitiminde çoğu soru havada
kalıyor.Ne idiğü belirsiz komşunun
çözülmeyen gizemi,(ki bence burası büyük boşluk) yanıtlanmazken,genç komşu ve
Steve arasında cinsel bir çekimin bariz gösterilip devamının gelmemesi,gereksiz
son sahneler ,boş diyaloglar da bazı şeylerin havada kalmasına ve filmden
‘keşke bunlar olmasaydı 10 numara olurdu’ düşünceleri ile ayrılmamıza sebep
oluyor.
Beklenen son,Lana Del Rey’in Born to Die şarkısı ile son derece sanatsal biterken, yönetmenin
bu şarkıyı seçmesindeki ‘DİE’ vurgusu bize uzaktan göz kırpıyor.
Ve her ne kadar umut etsek de,7’sinde ne ise insan 70’inde de öyle kalıyor.
Ve her ne kadar umut etsek de,7’sinde ne ise insan 70’inde de öyle kalıyor.