28 Ekim 2013 Pazartesi

Son Tango

   Ekim geldi ve açıldı tiyatro sezonu.Ne mutlu hepimize.Ne mutlu Türk'üm diyene! (kamu spotu) :) Geçen sezondan tek yaram Profesyonel'e bilet bulamadan sezonu kapatmam.Geçen sezondan en mutlu anım,Kabare şehir tiyatrolarından ayrılırken orada olmam!
   Son Tango,İstanbul Devlet Tiyatrosu'na bu sezon giren bir oyun.Oyun hakkında hiç bir bilgiye sahip olmadan aldım bileti.Genelde pek yapmadığım bir durum bu.Oyun gününe yaklaştıkça okudum bilgilerini.Daha önceki sezonlarda oyunların altına yapılan yorumlar daha çok fikir verirdi bana.Bu sezon oyunların altında yer alan görüş bildir alanını hep boş gördüm.İzleyici yorumları çok önemli değil midir ki?
Neyse,oyuna dönelim.Oyuna giderken artık oyun hakkında bilgiye sahiptim.
Sahneye girdiğimde ambiyansın güzelliği aldı beni benden.Uzun süre seyredaldım barı.Bar atmosferini.
Ve oyun başladı.Muhteşem bir tango ile.Rıhtımdan atlayan sevgililer ile.Son tangolarını yaparlar o barda ve rıhtımdan atlayıp sonlandırırlar hayatlarını.Oldukça etkileyici. Maria ve Pedro'nun ,Arjantin'in devrim ile geçen günleri arasında,arada kalmış ve baskıya maruz kalmış aşkını anlatıyor oyun.Maria annesinin bitmek bitmeyen 'zengin koca' ısrarlarına dayanamayıp,hayatının aşkı Pedro'ya ders vermek amacıyla Jose ile evleniyor.Ve gelişen olaylar sonucunda devrimci Pedro sorgu günlerinde acı çekerken,Maria
da bir nevi kader kurbanı rolünde atlıyor hayata,sokaklara.
  Oyun sırasında kendimi müzikalde gibi hissettiğimi söylemeden de geçemeyeceğim.Söylenen İspanyolca şarkılar,yapılan harikulade tangolar,oyuncuların muhteşem bir duyguyla bizlere yansıttığı aşk dolu danslar.Hepsi birbirinden güzel anlardı.2 saatin nasıl geçtiğini anlamayacağınız ve şiddetle alkışlayacağınızı temin edebileceğim bir oyun Son Tango.
Bu arada şarkıları seslendiren bayanın (adını bilmiyorum) sesi olağanüstü.Bu dünyada nasıl da yetenekli insanlar var değil mi?
Oyunun bir sahnesinin fotoğrafı aşağıda.Bence en yakın boş gününüze bilet ayırın.Son Tango'nun ruhunu hissedin.
Hoşçakalın.


27 Ekim 2013 Pazar

Yekta Kopan,Robinson Crusoe 389'daydı!

   Öncelikle derin bir nefes almam gerek..
Oradaydım! Yekta Kopan imza gününde.Ekim ayının başında alınmış bir tiyatro biletim vardı.Çok mutluydum çünkü sezonu son derece güzel bir oyunla açacaktım.Ve sonra aynı gün aynı saatte Yekta Kopan'ın imza günü olduğunu,üstelik evime de yakın olan İstiklal'de olduğunu öğrenmemle ne yapacağımı şaşırdım.Fakat şansım yaver giderse yetişebilirdim.Yetiştim de! Oyun çıkışı kendimi metroya nasıl attım,Taksim meydanından Beyoğlu'na kadar nasıl insanlara çarpa çarpa koştum,o sıraya nasıl girdim,inanın hiç birini hatırlamıyorum.Hatırlıyorum aslında ama sanki 'Run Lola Run' filminden bir sahneymiş gibi geçiyor gözümün önünden.Ve oradaydım evet.Robinson Crusoe 389'un kapısında içeride Yekta Kopan'ı görünce heyecandan resmen ellerim titredi.Çığlık atmak geldi içimden başardığım için.Sonlara geldiğimiz için önümde 5-6 kişi vardı.Yekta Kopan kendi elleriyle sırada bekleyenlere çikolata tuttu,güzel espriler yapıldı.Şaka gibiydi.Yazılarına,düşüncesine,kalemine aşık olduğum Yekta Kopan karşımdaydı.Bu benim hayallerimden biriydi ve gerçekleştirdiğim için o kadar mutluyum ki.Burada sayfalarca saçmalayabilirim tıpkı dün Yekta Kopan'ın yanında saçmaladığım gibi. Bütün nezaketiyle kitabıma imzasını atarken gerçekten çenem hiç susmadı ve o da sonunda bana 'bi sus Safiye vıdı vıdı vıdıı!' bile dedi.Umarım onu gerçekten bezdirmemişimdir,umarım beni anlamıştır heyecanımın dilime vurduğunu..Yekta Kopan ile tanışmak hayalimdi benim çünkü.Sabırla gerçekleşmesini beklediğim bir hayal.Ve ona sonsuz teşekkür ediyorum beni kırmayıp kitabıma bir imzadan çok,bir duygusunu yazdığı için.Onu zorladım,affetsin.
    Yekta Kopan'ın 9 kitabı da mevcut bende.Fakat ben hepsini götürürsem onu bezdirebilirim diye düşündüm.Götürseydim keşke,herkes alabildiği kadar almış eline bütün kitapların, imzalattırdı.Ama olsun,belki kasım ayında TÜYAP'ta olan imza gününe gidebilirse, iş sorunum çıkmazsa ben de bu kez diğer 8 'ini de imzalatabilirim.
   Yekta Kopan,Türkiye'de düşüncesine aşık olduğum ilk adam.2.si Özen Yula.Bilmiyorum tanır mısınız.
O hep yazsın,ben hep okuyayım dediğim nadir insanlardan Yekta Kopan.
O hep yazsın,ben hep okuyayım.
Ve mümkünse onunla diğer imza günlerinde de karşılaşayım.Söz,bu kez çok konuşmayacağım,sakin sakin imzalatacağım :)
Ve ömrüm boyunca unutamayacağım hatta en kısa zamanda çerçevelettireceğim muhteşem bir anı işte!
Dilerim herkesin hayalleri gerçeğe kavuşur :)


15 Ekim 2013 Salı

Aile Çay Bahçesi (Yekta Kopan)

   ''Benim adım Müzeyyen.Süslenmiş,güzelliklerle bezenmiş demek.Ben güzelliklerle bezeliyim.Süslenmiş bir hayat benimki.Müzeyyen'im ben.Doğmadan belliymiş adım.Müzeyyen adında bir kız olarak doğmuşum..'' 

    Evet,kahramanın adı Müzeyyen.Kitabı onun ağzından okuyoruz.Onun iç dünyası.Müzeyyen oluyoruz okurken.Annesinin ölümüne sebep olan kardeşi Çiğdem'e olan öfkesini,hayatında geçmişe özlem duyduğu tek şey olan babannesini,dünyasındaki kimsesizliği ört pas eden dostu Özlem'i ve babası Nejat Bey'i ondan öğreniyoruz..
   
    Babası ile arasında uçurumlar olan bir kız o.Pardon,o artık bir kadın.Tıpkı kardeşi Çiğdem gibi.Yıllar onlara sadece mesafe getirmiş.Oldukça büyük mesafeler.Her biri farklı şehirlerde birbirinden bi haber kardeşler,babaları Nejat Bey'in ölümcül hastalığı sebebiyle geliyorlar babanne kokan yazlık evlerine.
 'O tadına doyum olmaz bir şiirdi,ben taslak halinde bir roman..'  diyerek tanıtıyor kız kardeşi Çiğdem'i bize.Sevilen,ilgi odağı olan Çiğdem'i içten içe kıskanan ve git gide hayattan kopuk biri olan Müzeyyen.. Sevgisiz,soğuk Müzeyyen.. Okudukça anlamaya başlıyorsunuz onu.Onun suçu değil ki bu olanlar..Hayat hepimize farklı oyunlar sunmuyor mu zaten?
Müzeyyen,kardeşi Çiğdem ve babaları Nejat Bey'in son eşi Hayriye hanımdan oluşan harika bir kısa roman Aile Çay Bahçesi.. Müzeyyen'in geçmişine dönüp tüm sorunları çözebilmesi /çözmeye çalışması şerefine içiyoruz kitabın sonunda,babası Nejat Bey sorunu dahil.
Yekta Kopan'ın bütün kitaplarını okumuş biri olarak rahatça söyleyebilirim ki,yine o muhteşem akıcı anlatım ve muhteşem hikayenin buluşması sonucunda oluşan harikulade bir kısa roman.Şiddetle tavsiye ederim.

7.Sahaf Festivali.

      Merhaba! Yeniden yazabildiğim için nasıl mutluyum tarif edemem. 5 koca ay gibi bir ara vermeyi düşünmüyordum.Hep yazmak istedim.Fakat bazen hayatta kötü şeyler olurken yazmaya dahi mecali kalmıyor insanın,hak verirsiniz.Siz'li bizli konuşuyorum,belki de kimse okumuyor komik olacak ama olsun.
     Her ne kadar yaz insanı olsam da,anlıyorum ki üretkenliğim sonbahardan itibaren geri geliyor.Her mevsimin bana kattıkları..E tabii yaza doğru tiyatro sezonu da kapanıyor,konserler dışında çok fazla etkinlik de olmuyor.Fakat geri döndüm,umarım benden kurtuluşunuz olmasın :)

     Bu işi gelenekselleştireceğim demiştim,başardım! Geçen yıl 6.Sahaf Festivaline katılmıştım.Katılmak demeyelim de,gitmek diyelim.Bu yıl 7.sine gitmek nasip oldu.Bu da bana muhakeme yapma şansını verdi.Dilerim 8,9,10 ve üzerinci festivallere de katılabilirim.Hoş,hayat neler getirir belli olmaz ama olsun :)
Yine aynı yerdeydi festival.Beyoğlu'nda TRT binasının yanında.Festivale sayılı günler kala yerin değiştirildiği ile ilgili haberler çıktı çıkmasına ama yine aynı yerde olması bence en güzeli oldu.Fakat bu sene geçen senekinden aldığım hazzı alamadım,nedenini bilmiyorum ama gerçekten alamadım.Örneğin geçen yıl çok daha ucuzdu.10 TL'ye 3 kitap almıştım ve üstelik 3'ü de son derece başarılı kitaplar.Bu sene neredeyse gidip D&R'dan alırım daha iyi dediklerim oldu.Eski kitap bulamadım mesela! Geçen yıl yaprakları sararmaktan bir hal olmuş kitaplar vardı.Bir tanesi de şu an başucumda.Arada bir açıp kokuluyorum.O kadar eski ki! Bilmiyorum eski kitap merakınız var mıdır,bende eski kitap merakı var,bu yüzden böyle yazıyorum.Bu sene aldığım kitaplar son derece 'gıcır gıcır' diye tabir edebileceğimiz cinsten.
Geçen seferkinden daha çok gezdim bu yıl.Tavaf eder gibi 2-3 kere döndüm durdum en baştan en sona.Çok iyi sahaflar var.Emin olun.Harika kitaplar,eserler ,hepsi mevcut! Sırf kitap mı? Plaklar ,eski gazeteler,dergiler,karikatür dergileri... Aklınıza gelebilecek her şey! Ekimin 20'sin kadar devam ediyor festival. Festivalde siz gezinirken,sahaflardan çıkan muhteşem müzikler de eşlik ediyor size.Bir de gün güneşli ise,tam keyiflik! Cafe de var üstelik.İsterseniz aldığınız kitapları okumaya,ortada bulunan cafede oturup bir şeyler içerken dahi başlayabilirsiniz.
     Kitap okumak muhteşemdir,hak verirsiniz ki.Kitap sevmeyeni,okumayan insanlara uzaylı gözüyle baktığım doğrudur.Bence mutlaka gidilmesi gereken bir festival.Kitap almayacaksanız bile o atmosferi görmeye değer.Ki sizi temin ederim oraya gidip de kitap almamak büyük saçmalık :) Bu fotoğraf da festival işini gelenekselleştirdiğimin kanıtıdır! Bunlardan daha çok olması dileği ile festivalden kalan bir kaç fotoğrafı daha buluşturmak istiyorum sizinle..