Sally Bowles(Özge Borak),kabare aktristi.Kit Kat Club'ta çalışıyor.Amerikalı bir yazar olan Cliff ise Almanya'ya,Berlin'e romanını yazmak için geliyor.Berlin ise Nazi yanlıları tarafından kaosa sürüklenmekte.1930'ların başı.Sally ile Cliff Kabare'de tanışıyorlar ve başlarda olay komik bir örgü ile gelişiyor.Sally her gece başkasıyla yatan özgür ruhlu bir kadın,Cliff ise aşkın peşinde sayılabilecek bir yazar.Bir gece Sally,Cliff'a geliyor ve hiç gitmiyor.Cliff'ın kaldığı pansiyonun sahibi Fraulein Schneider ve onun manavlık yapan yahudi müstakbel kocası (daha doğrusu oyunun sonlarına doğru evlenimeye karar veriyorlar fakat zamane şartlarına göre ayrılmak zorunda kalıyorlar,acı ile) ve o pansiyona her akşam askerler,denizcilerle dönen bir hayat kadını da dahil oluyor oyuna.Sally ve Cliff aniden gelişen olaylar sonucunda ,daha doğrusu Sally'nin hamile kalması ve bebeğin babasının kim olduğunu kestirememesi sonucu Cliff'in bebeği sahiplenmek istemesi neticesinde evleniyorlar,Sally hamile kalıp Kabare'yi bırakıyor fakat parasızlıktan ne yapacaklarını da şaşırmış bir halde oluyorlar.Bir yandan Cliff Almanya'ya gelirken trende tanıştığı Nazi yanlısı memur ile arkadaşlığını sürdürürken,memurdan yasal olmayan bir iş teklifi alıyor ve parasız kalmaktansa bunu yaparım düşüncesi ile ortak oluyor bazı uygunsuz olaylara.
Oyun müzikal,Mert Turak,Kabare'nin aktörü.Zaten o sahneye çıktığı zaman saatler durdu benim için.Oyun ara verdiğinde 'ne çabuk 1,5 saat geçmiş?' dedik.İstedim ki gitmesin Mert Turak,hep sahnenin bir tarafında kalsın.O kadar yetenekli bir oyuncu ki..Özge Borak'a da hayran kalmamak elde değil,sesi süper,dansı fevkalade.Zaten bale kökenli imiş.Allah yaratınca yaratıyor işte.Selma Kutluğ'u da es geçmemek gerek.O kadar yaşattı ki bize tüm duyguları,biz seyirciden çıkıp 'Fraulein Schneider' oluyorduk aniden.
Mert Turak'ın ilk sahnede sahnede yaptığı espriler,Kit Kat Club kızlarından Rosie'nin adını nereden aldığı özellikle tüm salonu kahkaya boğdu.O kadar doğaldi ki hepsi,keşke bitmeseydi bu oyun.Başta da yazıdğım gibi iyi ki son oyuna gitmişim diyorum çünkü,hem Özge Borak'ın şehir tiyatrolarında oynadığı son oyun olması,hem Kabare'nin son oyunu olması,oyun bitiminde duygu dolu anlar yaşattı.Kareograf,Yönetmen,Kostüm tasarımcısı hepsine alkışlar yükseldi,Özge Borak bir yandan duygulanırken,Selma Kutluğ emekli olduğu halde onlarla olduğu için alkışlar bu kez ona gitti.Mert Turak'ın elineki tozları Özge'nin kafasından dökmesi tüm salonda 'aaaaa :(' seslerinin yükselmesine sebep oldu,biz de onlarla duygulandık.Öyle güzel bir jestti.
O kadar güzel şarkılar söylendi ki,hepsini yazmak isterdim buraya.'Annem bilmesin','Git ya da kal aldırmam hiç hoşçakal' 'Eserse yaparım biterse bitmiştir ve bitti' ve daha bir çoğu.Ömrü hayatımda böyle güzel bir müzikal izlemem daha diye düşünüyorum.Umarım yanılırım fakat Kabare'nin yeri bende ayrı olacak,çok ayrı kalacak o hep.
O son sahnede,Mert Turak Nazi'lerden dayak yemiş bir halde üstü başı kan içinde çıkıp da sahneye 'Kit Kat Club'a hoşgeldiniz,burada dert yok,burada herkes mutlu' demesi tarif edilmez bir duygu kanaatimce.Cliff'ın Amerika'ya geri dönmesi,Sally'nin harap bir halde kalması ancak bu kadar güzel olabilirdi böylesi bir müzikalin sonu.Hani derler ya hem güldürdü,hem düşündürdü,ekstradan duygulandırdı da.Ellerim acıyana dek alkışlarım hep her gittiğim oyunu fakat bunu hem ellerimle hem kollarımla hem yüreğimle hem gözlerimle alkışladım.Kendimi çok şanslı hissediyorum böyle bir oyuna gidebildiğim için.Yukarıdaki fotoğrafı da biz oyunu izlerken Mert Turak ,kuliste çekip twitter adresinde paylaşmış.Nasıl da güzel bir fotoğraf değil mi? Sonlar,her güzel şey sona erer evet.Keşke devam etse Kabare yıllarca.Kabare'de yer almayı çok isterdim.Keşke ben de tiyatro sanatçısı olsaydım diye içimden geçirdiğim anların zirvesindeydim.Nasıl kıskandım her birini tarif edemem.Böylesine başarılı işler var Türkiye'de ne mutlu ki..Hepsine kucak dolusu yürek dolusu sevgilerimi iletiyorum hiç biri okumayacak olsa da.Bize harika bir 2,5 saat yaşattılar.Hoşçakal Cabaret! Seni hiç unutmayacağım.