23 Nisan 2013 Salı

Şehir Tiyatrolarından bir Kabare geçti a dostlar!

        'Willkommen bienvenu Cabaret.' Ah,nereden başlasam nasıl sonlandırsam neresinden bahsetsem.Bir Kabare geçti şehir tiyatrosundan ve bitti.Ve ne şanslıyım ki en son oyununa gittim.Oyun bitiminde sahnede oyuncularla duygusal anlar yaşanırken ben hala oyunun etksiyle çılgınca alkışlıyordum.Hadi başlayalım anlatmaya :)
       Sally Bowles(Özge Borak),kabare aktristi.Kit Kat Club'ta çalışıyor.Amerikalı bir yazar olan Cliff ise Almanya'ya,Berlin'e romanını yazmak için geliyor.Berlin ise Nazi yanlıları tarafından kaosa sürüklenmekte.1930'ların başı.Sally ile Cliff Kabare'de tanışıyorlar ve başlarda olay komik bir örgü ile gelişiyor.Sally her gece başkasıyla yatan özgür ruhlu bir kadın,Cliff ise aşkın peşinde sayılabilecek bir yazar.Bir gece Sally,Cliff'a geliyor ve hiç gitmiyor.Cliff'ın kaldığı pansiyonun sahibi Fraulein Schneider ve onun manavlık yapan yahudi müstakbel kocası (daha doğrusu oyunun sonlarına doğru evlenimeye karar veriyorlar fakat zamane şartlarına göre ayrılmak zorunda kalıyorlar,acı ile) ve o pansiyona her akşam askerler,denizcilerle dönen bir hayat kadını da dahil oluyor oyuna.Sally ve Cliff aniden gelişen olaylar sonucunda ,daha doğrusu Sally'nin hamile kalması ve bebeğin babasının kim olduğunu kestirememesi sonucu Cliff'in bebeği sahiplenmek istemesi neticesinde evleniyorlar,Sally hamile kalıp Kabare'yi bırakıyor fakat parasızlıktan ne yapacaklarını da şaşırmış bir halde oluyorlar.Bir yandan  Cliff Almanya'ya gelirken trende tanıştığı Nazi yanlısı memur ile arkadaşlığını sürdürürken,memurdan yasal olmayan bir iş teklifi alıyor ve parasız kalmaktansa bunu yaparım düşüncesi ile ortak oluyor bazı uygunsuz olaylara.

Oyun müzikal,Mert Turak,Kabare'nin aktörü.Zaten o sahneye çıktığı zaman saatler durdu benim için.Oyun ara verdiğinde 'ne çabuk 1,5 saat geçmiş?' dedik.İstedim ki gitmesin Mert Turak,hep sahnenin bir tarafında kalsın.O kadar yetenekli bir oyuncu ki..Özge Borak'a da hayran kalmamak elde değil,sesi süper,dansı fevkalade.Zaten bale kökenli imiş.Allah yaratınca yaratıyor işte.Selma Kutluğ'u da es geçmemek gerek.O kadar yaşattı ki bize tüm duyguları,biz seyirciden çıkıp 'Fraulein Schneider' oluyorduk aniden.
Mert Turak'ın ilk sahnede sahnede yaptığı espriler,Kit Kat Club kızlarından Rosie'nin adını nereden aldığı özellikle tüm salonu kahkaya boğdu.O kadar doğaldi ki hepsi,keşke bitmeseydi bu oyun.Başta da yazıdğım gibi iyi ki son oyuna gitmişim diyorum çünkü,hem Özge Borak'ın şehir tiyatrolarında oynadığı son oyun olması,hem Kabare'nin son oyunu olması,oyun bitiminde duygu dolu anlar yaşattı.Kareograf,Yönetmen,Kostüm tasarımcısı hepsine alkışlar yükseldi,Özge Borak bir yandan duygulanırken,Selma Kutluğ emekli olduğu halde onlarla olduğu için alkışlar bu kez ona gitti.Mert Turak'ın elineki tozları Özge'nin kafasından dökmesi tüm salonda 'aaaaa :(' seslerinin yükselmesine sebep oldu,biz de onlarla duygulandık.Öyle güzel bir jestti.
O kadar güzel şarkılar söylendi ki,hepsini yazmak isterdim buraya.'Annem bilmesin','Git ya da kal aldırmam hiç hoşçakal' 'Eserse yaparım biterse bitmiştir ve bitti' ve daha bir çoğu.Ömrü hayatımda böyle güzel bir müzikal izlemem daha diye düşünüyorum.Umarım yanılırım fakat Kabare'nin yeri bende ayrı olacak,çok ayrı kalacak o hep.
O son sahnede,Mert Turak Nazi'lerden dayak yemiş bir halde üstü başı kan içinde çıkıp da sahneye 'Kit Kat Club'a hoşgeldiniz,burada dert yok,burada herkes mutlu' demesi tarif edilmez bir duygu kanaatimce.Cliff'ın Amerika'ya geri dönmesi,Sally'nin harap bir halde kalması ancak bu kadar güzel olabilirdi böylesi bir müzikalin sonu.Hani derler ya hem güldürdü,hem düşündürdü,ekstradan duygulandırdı da.Ellerim acıyana dek alkışlarım hep her gittiğim oyunu fakat bunu hem ellerimle hem kollarımla hem yüreğimle hem gözlerimle alkışladım.Kendimi çok şanslı hissediyorum böyle bir oyuna gidebildiğim için.Yukarıdaki fotoğrafı da biz oyunu izlerken Mert Turak ,kuliste çekip twitter adresinde paylaşmış.Nasıl da güzel bir fotoğraf değil mi? Sonlar,her güzel şey sona erer evet.Keşke devam etse Kabare yıllarca.Kabare'de yer almayı çok isterdim.Keşke ben de tiyatro sanatçısı olsaydım diye içimden geçirdiğim anların zirvesindeydim.Nasıl kıskandım her birini tarif edemem.Böylesine başarılı işler var Türkiye'de ne mutlu ki..Hepsine kucak dolusu yürek dolusu sevgilerimi iletiyorum hiç biri okumayacak olsa da.Bize harika bir 2,5 saat yaşattılar.Hoşçakal Cabaret! Seni hiç unutmayacağım.

 
 

14 Nisan 2013 Pazar

Ölüleri Gömün.

            Çoktandır gitmek istediğim bir oyun Ölüleri Gömün.Nihayet bugün gidebildim.Yalnız sanırım çok fazla şey umut etmişim,o konuda biraz yanıldığımı anladım.Musa Uzunlar ve Civan Canova baş rollerde olarak gösteriliyor Devlet Tiyatrosunun sitesinde.Bana göre baş rollerde olan oradaki altı ölü.Ünlüler diye en başta isimlerinin geçmesi,bende sanki oyun boyunca hep onlar olacak düşüncesi uyandırdı.Haksızlık yapıldığını düşünüyorum bu konuda,haksızlığa gelemem.Kafamı çok kurcalasa da bu düşünce,geçiyorum ve oyun hakkında görüşlerimi bildiriyorum.

      Her şeyden,hepsinden önce,şimdiye dek gittiğim oyunların içinde samimi söylüyorum sahnesi,dekoru,efektleri,ışıkları en güzel olan oyundu.Sanırım dün akşamdı Demet Akbağ'a bir kanalda rastladım ve tam da o an şunu söylüyordu: 'Bir oyuncu için en kötü olanı oyundan sonra kulise gelip '' ah canıım,sahne süper,dekor harika'' denmesi.' Fakat ben bu oyun için kesinlikle bunu derdim oyunculardan birine.Aman yanlış anlaşılmasın,hepsi harika oynadı.Civan Canova'yı izlerken kendimden geçtiğimi anımsıyorum.Musa Uzunlar de keza öyle.Fakat başta da dediğim gibi,bu iki harika isim sırf ünlü diye hep onlardan bahsetmeyeceğim.Bence bu oyunun baş rolünde altı ölü vardı.İsimlerini bilmiyorum oyuncuların,bu yüzden şahsen yazamayacağım.
Oyunun konusuna gelirsek,Amerikan askerlerinden altı gencin şehit olması,diğer askerlerin onları gömdükten sonra yerlerinden kalkıp gömülmeyi reddetmelerini anlatıyor.Her birinin de neden gömülmek istemediğine dair sebepleri var,bunları yakınları ile olan konuşma sahnelerinde belirtiyorlar.Kiminin eşi,kiminin annesi,sevgilisi ve kardeşi geliyor.Ve hepsinin hayatlarına dahil oluyoruz bu vesile ile.
Oyuna iki yakın arkadaşım ile gittim, oyun çıkış çok farklı yorumlar dolaştı aramızda.Bir arkadaşım oyunu çok beğenip,hatta oyunun bir sahnesinde ağlarken;diğer arkadaşım oyun boyunca öfleyip püfledi.Bana göre ise dekor ve efektler oyunun önüne geçmişti.Ve konu havada kaldı.
Elbette gidilesi bir oyun.Sanırım çok karamsar yazdım oyun hakkında.Fakat oyunculuklar gerçekten harika.Sahnenin her köşesinin kullanılması,oyunu izlerken bir anda sahnenin kararıp yan taraftaki balkonda oyunun devam etmesi,sonra aniden karşı balkona geçilmesi,sonra yeninden sahneye dönülmesi bizi sürekli 'acaba şimdi nereden çıkacaklar?' düşüncesi ile bırakırken,ölülerin aynı anda dönmeleri gibi şahane hareketler 'güzel oyun' düşüncesi ile devam ettirdi.Yalnızca fahişelerin oyuna pek bir önem katmadığının kanaatindeyim.Sonlara doğru dekorun havalanıp haç haline gelmesi şimdiye dek tiyatroda hiç izlemediğim türden bir olaydı,ağzım açık kaldı diyebilirim.Peder ile Haham'ın oyundaki rolü de eğlence olmuş bence.Şüphesiz ki,en eğlenceli sahneler ölülerden birinin sevgilisi olan Joan,yani Yasemin Atasu'nun ölü sevgilisi ile olan konuşmasıydı.Oyuna renk kattı o sahneler.En çok hislendiren yeri ise,kesinlikle yüzüne şarapnel parçaları gelerek ölen askerin annesi ile konuşması idi.Özellikle annenin,oğlunun yüzünü gördüğünden attığı çığlık ,hani derler ya 'geldi tam içime oturdu' işte o tarz bir his oluşturdu bende.Oyundaki fazlaca çarpıcı sözlerden de bahsetmek isterim,Civan Canova'nın o muhteşem tonla söylediği ,'bu dünya sevimisz bir yer,insanlar birbirlerini öldürüyor'u ve ölülerden birinin söylediği 'insan Roma için Sezar için tapınak içinölmemeli,kendi için ölmeli' sözü,ben de ayakta alkışlama isteği uyandırdı.Drama sayılacak bir oyundu.Başta da yazdığım gibi herkes farklı bir yorumda bulundu oyun için,bu nedenle bana güzel gelen başkasına elbette güzel gelmeyebilir.Yine de tavsiye eder misin diye sorsalar,o dekor için,efektler için, Civan Canova için gidin derim.


               Etkiliyici bir oyundu yalnız sonu pek tatmin etmedi beni.Daha farklı olabilirdi.Musa Uzunlar neden son sahnede kendini vurdu,askerlerin akıbeti ne olacak,bu konular bana göre havada kaldı.Yine de izlenmeli,sonuçta yazdığım gibi,ben 'daha iyi olabilirdi' derken,arkadaşım duygulanıp ağladı.Tiyatro enteresan bir şey.Sezon bitiyor ,az kaldı.Dilerim bitmeden yine fırsat yaratıp istediğim oyunlara gidebilirim.